Kur'an-ı Kerîm ve hadis ilimleri varken taklit mercii niçin var?

2023-07-18 12:16:54

Zaman zaman bazı çevreler şu şüpheyi ortaya atar; Eğer bir Müslüman akıllı ve bilinçliyse, ele Allah'ın (c.c.) kitabı ile Ehlibeyt (a.s) hadis kitaplarına hakimse, niçin ibadetlerinde ve İslami yaşamında bir taklit merciine ihtiyacı bulunur?

Buna benzer bazı sorularda şöyledir; İmamet mezhebi olan Şia'da taklid geleneği ne zaman başladı? Müslümanlar üzerinde vacip olmasına dair akli ve nakli dayanağı nedir? Taklid mercii fetvaların oluşması ve netleşmesi sırasında siyasi, ekonomik, sosyal ya da psikolojik baskılara maruz kalıyor mu? 

Ayetullah el-Uzma Seyyid Muhammed Said el-Hekim bu hususlarda şu açıklamada bulunmuştur: 

Şeri yükümlülük zarureti genellikle gelenek ve rutin ile karıştırılır ve duygular ile çıkarlar tarafından kontrol edilir. Mükellef olan kişi, şeri hükmü uygularken  eğer gaflet ve dalgınlık içerisinde olarak durumun hakikatinden sapabilir. Hatta - heva ve heveslerine tabi olan - bazı insanlar görevlerini yaparken buna kasıtlı olarak isyan ederler. 

Dolayısıyla gafillere uyarı, isyankarlara öğüt ve şerefli vicdanları da teşvik etmek için böyle hadiselere ihtiyaç vardır. Allah-u Teâla bu konuda şu ayeti buyurmuştur: {Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt Müminlere fayda verir.} (Zariyat-55)

Bahsi geçen sapma, taklid ve merceiyet gerçeğini karalamak için bir sebep olabilir. Çünkü insanların çoğu düşünceleri asıl kaynağından alabilme şansına sahip değiller. Bu kimseler pratikte gördükleri şekilde hayatlarına uyguluyorlar. Bu uygulama gerçeklik çizgisinden dışarı çıkarsa, düşünceyi de yanlış şekilde yansıtır. 

Şia mezhebine tabi olanlar arasında ictihad, taklid ve merceiyet, şeri delillerin gerektirdiği apaçık kaynaklardan beslenir. 
 Bundan dolayı yanlış anlaşılmalar sonucu karartılan gerçek merceiyeti savunmak ve doğrularını açıklamak için üzerimize düşeni yapıyoruz. 

Bunun temeli ictihad ve adalettir: Adalete gelince, en yüksek mertebeyi kastediyoruz. Bu kişiyi şeri yükümlülüğü ihlal etmekten ve küçük de olsa günaha düşmekten alıkoyar. Öyle ki bir günaha düşse bile aceleyle tevbe eder ve Allah'a (c.c) döner.

Taklid merciinin adaleti, emanetin ne kadar büyük ve azim olmasından kaynaklıdır. İhanetten caydırarak daha güçlü ve emin olana yönlendirecek melekelerin sağlamlaştırılmasına ihtiyç duyar. 

Allah'ın (c.c) hükümlerini tebliğ ve dinî görevleri yerine getirme konumundaki masum imamın gaybetinden sonra, Alla'ın hükümlerini tahrif etmekten, yok etmekten, ve dini vecibeleri ihmal etmekten caydıracak adaletin gücü ve Allah korkusu dışında bir şey yoktur.

 

العودة إلى الأعلى