Anayasa ve uluslararası hukuk Hüseynî merasimlere nasıl bakıyor?

2025-08-20 08:29

Hüseynî merasimler, Irak halkının vicdanında özel bir yere sahiptir. Çünkü Kerbelâ hadisesinin hatırasını ve İmam Hüseyin’in (a.s) taşıdığı fedakârlık, adalet ve zulme karşı duruş gibi anlamları temsil eder. Bunlar sadece dinî ritüeller değil; tarihe ve Irak kimliğine kök salmış değerler ve kültürel bir bütünlüktür. Toplumun farklı kesimleri, bu merasimleri nesilden nesile ihya etmeye özen göstermektedir.

Irak Anayasası bu hakkı açıkça güvence altına almıştır. 2005 Anayasası’nın 43. maddesi (birinci fıkra, a bendi), “Her dinin veya mezhebin mensupları, dinî merasimlerini, buna hüseynî merasimler de dahil olmak üzere, serbestçe icra etme hakkına sahiptir” hükmünü içermektedir. Bu da merasimlere anayasal koruma sağlamış, onları temel haklar kategorisine yerleştirmiştir. Bu haklara yalnızca kanunun izin verdiği sınırlarda müdahale edilebilir.

Ceza hukuku alanında ise, 1969 tarihli ve 111 sayılı Irak Ceza Kanunu (değişiklikleriyle birlikte) dinî merasimlere, dolayısıyla hüseynî merasimlere özel bir koruma öngörmüştür. Kanunun 372. maddesi, herhangi bir dinî topluluk için mukaddes sayılan sembollere veya merasimlere saldırıda bulunanların cezalandırılmasını hükme bağlar. Bu koruma; merasimlerin engellenmesi, bozulması veya aşağılanmasını önlemeyi, bunları icra eden kişileri ve merasim mekânlarını korumayı da kapsamaktadır.

Uluslararası belgeler de bu hakkı pekiştirmiştir. 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 18. maddesi ve 1966 tarihli Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 18. maddesi, herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahip olduğunu belirtir. Bu özgürlük, din veya inancı bireysel ya da toplu, açıkça ya da gizli şekilde ibadet ve merasimlerle ifade etme hakkını kapsar. Aynı zamanda, inanç değiştirmeye veya merasimleri engellemeye yönelik her türlü baskıyı yasaklar.

Hüseynî merasimlerin hukuki korunması sadece yasal metinlerden ibaret değildir; bu, devletin üzerine düşen bir yükümlülüktür. Devlet, bu merasimlerin özgür ve güvenli şekilde icra edilmesi için yasal, idari ve yargısal tedbirler almakla mükelleftir. Bu tedbirler arasında etkinliklerin güvenliğini sağlamak, herhangi bir saldırı veya tehdidi engellemek, ihlalcileri cezalandırmak yer alır. Böylece hukuk devleti ilkesi pekişir, dinî ve mezhebî çoğulculuk korunur.

Toplumsal açıdan bakıldığında, bu merasimler toplum fertleri arasında iletişim ve dayanışma alanı oluşturur, fedakârlık ve diğerkâmlık değerlerini pekiştirir, kuşakları tarihleri ve manevî miraslarıyla bağdaştırır. Onların korunması yalnızca bir din özgürlüğünün muhafazası değil, aynı zamanda ulusal ve insani bir mirasın korunmasıdır. Bu, aynı zamanda İmam Hüseyin’in (a.s) ümmetin vicdanına bıraktığı ıslahçı mesajın devamlılığını da garanti eder.

Attachments

العودة إلى الأعلى