Irak’ı birleştiren ve güvenli kılan fetva

2023-06-23 20:58:02

Bu günlerde, Irak’ı terörden temizleyen mukaddes savunma fetvasının dokuzuncu yıl dönümünü anıyoruz. Bu fetva, Iraklıların topraklarını, namuslarını ve kutsallarını koruyan bu fetva aynı zamanda Irak halkının vatanlarına ve mukaddes mekanlarına canı pahasına sahip çıkan kahramanların mücadelesini en iyi şekilde yansıtan ve tüm mezhepleriyle cesaretli çabalarını gösteren ebedi ve kutsal bir fetvadır. Bu çaba, Irak'ın Necef'teki Yüce Dini Mercisi Ayetullah el-Uzma Ali el-Hüseyni el-Sistani'nin çağrısına yanıt olarak gerçekleşti.

Merceiyetin görüşü

Fetva yayınlandıktan sonra birçok kişi dini merceiyetin konuya bakışını sorguladı. Ayrıca, kendisinin Irak'ın farklı mezheplerine yönelik bakışıyla ilgili birtakım sorular da yöneltildi?

Bu soruların cevaplarını bulmak için ilgili kişilere ulaşmak gerekmekteydi. Bu nedenle Necef-i Eşref’teki İlim Havzasından Şeyh Halil el-Ulyavi ile görüştük. Bize şunları söyledi:

“Bildiğiniz üzere, bu fetvanın sahibi olan Merceiyet, hala tüm Iraklılar için sağlam bir kale ve güvenilir bir kalkan olmuş ve olmaya devam etmektedir. Babacan yaklaşımıyla ve tüm Iraklıların kanını dökmekten ve korumaktan başka bir amacı olmadığını en iyi şekilde kanıtlamıştır.

Merceiyet bununla da yetinmeyip o günlerde mültecilere ve göç etmek zorunda kalan ailelere destek vermeye çalıştı. Mukaddes Hz. Hüseyin (a.s) Türbesinin o dönemde barış, birlik ve ayrımcılığı reddetmeye yönelik düzenlediği konferanslar, Yüce Merceiyetin isteğiydi.”

Ezidîlerin izlenimi

IŞİD'in korkunç zulmüne maruz kalan Ezidî toplumu, Irak'ın modern tarihinin bu karanlık evresinde Yüce Dini Merci’nin kendilerini savunduğu pozisyonu ve onları koruma konusundaki üstün çabalarını unutmadılar. Zira Merceiyetin onlarla ilgili açık fetvaları vardı.

Şeyh Ulyavi, bu pozisyona değinerek şunları kaydetti:

“Ben Ezidîlerin en yüksek lideri olan Emir Nayef bin Davud ile görüştüm. Bana, Yüce Merci Seyyid Sistani’ye iletmem için bir not verdi. Şunlar yazıyuordu; ‘IŞİD’in işgali sırasında Yüce Merceiyet’in bizi savunduğu gibi bir pozisyonu tarihimiz boyunca görmedik. Yüce Merci’nin söylediği tarihi ‘Ezidîler bizim emanetimizdir’ sözünü nasıl unutabiliriz? Ezidî toplumunun tarihte yaşadığı en zor durumlara bizleri şefkat ve merhametiyle kuşatan saygıdeğer Merci’den bizleri evlatları olarak kabul etmesini istiyoruz.”

Güvenlik ve eman fetvası

Bu bağlamda, Ezidilerin en yüksek liderinin sözcüsü olan araştırmacı Halidun Salim el-Nisani, tarihi fetvanın toplumsal barışı geri döndürmek üzerindeki rolü hakkında şu değerlendirmede bulundu:

“Tüm Irak halkının olumlu karşılık verdiği fetva, ülke toprağının özgürleştirilmesinde ve Irak'ın birliğinin korunmasında büyük rol oynamıştır. Ezidî toplumu, yerlerinden edilen insanlara Yüce Merci tarafından devamlı sağlanan lojistik ve manevi desteği, özgür kaldıktan sonra da unutmayacaktır. Ezidîler olarak cihat fetvası, çocuklarımızla birlikte bölgelerimizin IŞİD suç çetelerinin zulmünden kurtulmasında büyük rol oynadı.

Verilen güzel cevabın bir parçası

Yüce Dini Merci’nin Ezidîleri savunma konusundaki bu insani ve babacan duruşu nedeniyle araştırmacı Nisani Ezidî cemaatine karşı işlenen soykırım suçlarını belgelediği kitabını ona ithaf etmiştir. Bu konuda bir kitabının adının "Soykırım Suçları... Ezidî örneği” olduğunu kaydetti:

“Terörist IŞİD’in Ezidî halkına karşı işlediği suçları belgeleyen kitabımı Yüce Dini Merci’ye ithaf ettim. Zira onun yayınladığı fetva, Ezidilerin öldürülmesini yasaklaayan ilk fetvayı yayınladı.

Bu mütevazi çabayı Yüce Merci’ye ithaf etmek insani ve manevi bir borçtur. Kitapta bu minnettarlığı ‘Ezidîlerin vicdanlarında ölümsüz kalacak olan asil insan duruşunun sahibine’ diyerek ifade ettim. Saygıdeğer Merci’nin fetvası, tarihte Ezidîlere adalet sağlayan ve onları öldürmeyi yasaklayan ilk fetva olarak kabul ediliyor. Yüce Merci’nin ‘Ezidîler bize emanettir, onları asla yüzüstü bırakmayız’ sözlerini unutmayacağız.

Fetvanın medya boyutu

Medya, günümüz dünyasında hedeflenen her konunun başarılmasında temel bir dayanak haline gelen en önemli unsurdur. Fetva meselesi de bundan ayrı düşünülemez.

Irak Üniversitesi enformasyon Fakültesi Dekanı Profesör Dr. İsar el-Ubeydi, fetvanın içeriği ve taşıdığı mesajlar ile IŞİD'e karşı zafer elde edilmesindeki rolüne ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Savunma fetvası, içerdiği mesajlar ve içeriklerle genel bir kitleye yönelik etkileyici ve eşsiz bir iletişim dersi olarak değerlendirilebilir. Çünkü genel ve çeşitli bir kitleye hitap etmiş ve en yüksek düzeyde etkileşim ve halk desteği elde etmiştir, ki bu, büyük kuruluşlar ve iletişim mesajları için bile zor olabilir.

Onun eşsizliği, iletişim içeriklerinin iletişimciden alıcıya doğru yönlendirilen mesajlar olması gerçeğinde yatmaktadır. Birçok iletişim mesajı, hedef kitlelerin doğası ve tercihleriyle uyuşmadığından dolayı etkisiz kalabilir veya karşılık bulamayabilir. Çünkü iletişimcilerin hedeflerine ulaşamamasının veya ikna edici argümanların yetersizliğinin bir sonucu olarak, bu mesajlar hedeflerini gerçekleştiremez."

Toplumsal barışa yönelik unsurlar ve tehditler

Ubeydi konuşmasında barışa yönelik tehditlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Toplumsal barışa yönelik en belirgin tehditler, sosyal adaletin sağlanamaması, fikir ve düşünce özgürlüğünün kısıtlanması, hukukun üstünlüğünün olmaması, şeffaf ve adil hesap verme sorumluluğunun olmaması ve kendinden başkasını kabul etmemektir.

Bu prensipler aracılığıyla toplumsal barışın inşa edilmesi için gerekli unsurları fark etmemiz mümkündür. Adil bir devlet, adil bir yönetim ve bireyin vatanını inşa etme ve kazanımlarını koruma bilinci gibi unsurlarla gerçekleştirilebilir.”

Fetvadan öncesi ve sonrası

Mübarek fetvanın sadece IŞİD'e karşı zafer elde etmekle kalmayıp, aynı zamanda Iraklıların genel ruh halini çok değiştirdiğini ve Saddam diktatörlüğünün sonrasındaki siyasi gelişmelere kadar olan dönemde sahip oldukları milli birliği yeniden canlandırdığını neredeyse kimse inkar etmez.

Bu bağlamda er-Ribat el-Muhammedî Alimler Meclisi Sözcüsü Şeyh Kamil el-Fahdavi, şunları değerlendirdi:

“2014'ün 6. ayı ile 2017'nin 6. ayı arasında Irak'ın durumunu basit bir karşılaştıracak olursak denklem dışı bir değişken olduğunu görürüz. 2014'te Musul, Tikrit ve Anbar çöktü ve çatışmanın Bağdat surlarına dayanması ile birlikte moral ve motivasyonlar çökmüştü. Mezhepçi söylemler ve mezhepler arası tehdit vardı. Dünyanın dört bir yanından çeteler Irak şehirlerini işgal etmeye geliyordu.

Ayrıca, ordu ve güvenlik güçleri aleyhine yapılan iftira kampanyası nedeniyle bölgelerden ayrılmalarına ve Spiker, El-Bu Nimr gibi ciddi olaylarla binlerce genç insanın insanlık dışı bir şekilde öldürülmesine yol açan bir durum ortaya çıkmıştı. İşte bu noktada mukaddes fetva devreye girdi ve Irak'ta yeni bir ruhun doğuşuna tanık oldu. Geri çekilmeler durdu ve yüksek bir maneviyat ile on binlerce gönüllü akın akın cepheye gitmeye başladı. O zaman şehirler birer birer geri dönmeye ve mezhebi ayrılıkçı söylemler her seviyede azalmaya başladı."

Kurtarılan şehirlerin halkları, ordu, Haşdi Şabi ve güvenlik kuvvetlerinden kardeşleriyle birlikte IŞİD'e karşı direndi. Bu, olayları profesyonel bir şekilde aktaran medya aracılığıyla Irak halkının gerçek görüntüsünü ortaya koydu ve Irak halkının büyüklüğünü ve mezhepçilikten uzak duruşunu gösteren şehitler kervanı dizildi.  Güneyden gelen gençler, kardeşlerini kurtarmak için canlarını feda ettiler, bu da Iraklıların büyüklüğünü ve mezhepçilikten uzaklığını gösterdi.”

Kardeşlik ve sevginin fetvası

Al-Fahdawi bu fetvanın ülke halkı arasında kardeşliği ve sevgiyi yeniden canlandırdığını belirterek konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu fetva sadece Irak'ta değil, tüm dünyada zulme karşı yürüyenlere ışık olmaya devam ediyor. Çünkü bu fetva, Irak'ın güven ve emniyetini yaymak amacıyla geldi. Irak'ın bölünmesini ve yok olmasını isteyenlere karşı bu mübarek fetva, Irak'ın güvenliğini, emniyetini, mirasını, dayanıklılığını ve birliğini korumayı hedefliyor.”

Haber: Emir el-Musevi

Çeviri: Merve Soydaş Gök

 

Attachments

العودة إلى الأعلى