Kültürel sömürgenin yansımaları

2023-05-03 15:31:35

Sömürge kavramı, başka bir ülkenin topraklarını işgal etme veya bir devletin başka bir halk üzerinde uyguladığı kontrolü, politik, askeri ve ekonomik olarak kaderini kontrol etmeyi amaçlamaktadır.

Kültürel sömürgecilik ise ülkeleri geçmişlerinden soyutlamak, gerçeklerinden ayırma, kültürel rolünü geri planda bırakmak ve yerel toplumun tüm zihinsel özellikleri, sosyal davranışları ve kültürel miraslarıyla toplumun manevi görüntüsünü bozmak için hazırlık yapar. Bu sömürgeclik, yerel kültürleri deformasyonundan önce zayıflatmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, sosyal, ekonomik ve eğitimsel sistemleri, gelenekleri ve genel davranışlarına yönelik saldırılar gerçekleştirerek toplumun sosyal araçlarını ve düzeylerini kullanmaktadır.

 

Aynı zamanda kültürel kültürel sömürge, insanların algıları üzerinde doğrudan etkili olur, onları istediği şekilde şekillendirir ve karşı çıkan kültürel içeriklere karşı tüm yıkıcı gücü kullanır. Aileleri hedef alan etkileri kullanarak sosyal karışıklıklar yaratır ve ulusların özelleştirilmiş alanlarına müdahale etmek için insan hakları ve uluslararası kuruluşlar gibi sloganları kullanarak uluslararası müdahaleye meşruiyet kazandırır.

Bunların yanı sıra, kültürel sömürgeci devletler, halkların kültürüne karşı politik güçlerini kullanarak diğer ülkeleri sarsmayı amaçlarlar ve yanlış fikirler, kavramlar ve değerler kabul etmelerini sağlayarak ve davranışlarını ve beklentilerini terk ederek itaat etmelerini sağlamaya çalışırlar.

 

Kültürel sömürgecilik, diğer ülkelerin kültür ve milliyetçiliklerini çarpıtmak ve zayıf yönlerini vurgulamakla başlar. Onların eski ve bu çağa uygun olmayan, bilim, edebiyat yeniliklerine dar ve modern medeniyetin gereksinimlerine uygun olmadığı kabul edilir.

Kültürel sömürgecilik aynı zamanda, kitap, dergi, gazete, görsel ve işitsel medya, sinema, video, elçilikler, konsolosluklar, istihbarat gibi sahip olduğu tüm araçları, farklı diplomatik ve kültürel araçları kullanır, sivil toplum örgütleri ve partilerle işbirliği yapar. Kültürel sömürgecilik, yaşam, medeniyet ve kalkınma deneyimlerini ihraç eder ve bunları dünya çapında yaygınlaştırır ve başarılı ve ideal bir deneyim olarak tasvir eder.

Kültürel sömürgecilik, engelleri ve sınırları aşabilen bilimsel yetenek ve kaynaklar kazanarak insanların bağışıklık sistemlerini çökermiştir.

Saldırısında, yazılı kelimeler yerine görsel görüntülere başvuran bu sömürgecilik yöntemi, TV dalgaları üzerinden tüm zihinlerin şekillenmesine yardımcı olan her şeyi taşıyarak engelleri aşar. Tüketim değerlerini dikte etmek için beyinleri oluşturmak, bu işlemin ilk kurbanları dillerdir ve tüm kültürel dallarına kadar uzanır. Bu işgal, toplumun tüm bağlantı noktalarına nüfuz ettiği için askeri işgalden daha önemlidir.

 

Bu nedenle, küresel dezavantajların gelişmekte olan ülkelerin halklarını yorduğunu fark etmek önemlidir. Medeniyetlerinin geri kalması, kültürel sömürgeciliğin uygulamalarından kaynaklanmaktadır ve bunun kavramlarına ve söylemlerine teslim olmak çok yanlıştır, çünkü bunlar yanıltıcı haberlerdir.

Halklar, çağdaş kültürlerine güvenmelidirler, çünkü o gelişmekte ve öncü rolü üstlenmeye heveslidir, zayıflık ve kırılganlık değildir ve sahteciliğin kolay avı olmamalıdır. İthal fikirlerin karşı çıkılması, topluma ve özellikle olumlu ve olumsuz yönleriyle bu gerçeği yansıtan fikirlere mantıklı ve gerçekçi bir şekilde bakmayı gerektirir. Ayrıca, entelektüel elitlere, şairlere, yazarlara, akademisyenlere, medya mensuplarına, siyasetçilere, tarihçilere, doktorlara, mühendislere, hâkimlere ve diğerlerine kültür geliştirme ve kökleştirme konusunda önemli bir çağrı yapmak gerekiyor.

Okuryazarlığı artırmak, eğitim ve öğretime özen göstermek, bilimsel bilgileri genç nesillere yaymak, yazarlığı, yayıncılığı teşvik etmek, kitapların annelerinin tercümesi ile ilgilenmek ve bunları okullar ve üniversitelerde öğrencilere sunmak, çeşitli yayın araçlarından faydalanmak ve onları kazanmak gerekmektedir.

Tüm bunlar, hak, mantık ve tarih temelinde yükselen bir milli mücadele ile birlikte yürütülmelidir. Yeni nesillerin sömürge kültürünün tuzağına düşmemesi ve gerçeği yanında kazanmak için dünya kamuoyuna yönelmeleri gerekmektedir. Böylece, kökleri derinlere uzanan gelişmekte olan ülkelerin kültürü, iftiraların yankısı olmak yerine, iradeyi zayıflatma ve hizipleri parçalama amacı taşıyan tüm girişimlere karşı bir savunma mekanizması olarak işlev görebilir. Bu şekilde, bu kültürler özgürlüklerinin yolunu bulabilir ve aydınlanma projesinin gerçekleştirilmesi için gerekli olan hedefleri ve gelecek nesillerin hayallerini gerçekleştirebilirler.

Yazı: Prof. Ali Abid Fetuni / Lübnan

Çeviri: Merve Soydaş Gök

العودة إلى الأعلى