İlmin şehri İmam Ali’nin (a.s) nurundan bir ışık

Doğumunda olduğu gibi yaşamı boyunca da yalnız yürüyen İmam Ali (a.s), insanoğlunun ulaşamayacağı üstün meziyetlerle bu dünyadan göç etti.

İmam Ali (a.s), insanların en hayırlısı olan Peygamber Efendimizin vasisi ve onun kızı Hz. Fatıma Zehra’nın (a.s) eşiydi. 

Hicretten 23 yıl önce, Mekke’de Kabe-i Muazzama’nın içerisinde dünyaya gelerek, bu şerefe sahip tek insan oldu. İmam Ali (a.s) henüz çocuk yaşta iken Allah Resulü’nün (s.a.a) davetiyle Müslüman olan ilk kişi oldu.

Osman bin Affan’ın öldürülmesinden sonra Müslümanların halifeliği görevini üstlendi. Meşhur ve tüm Müslümanlar nezdinde sabit olan Gadir Hutbesi’nde Resulullah’ın (s.a.a) buyurduğu gibi zaten onun vasisi ve halefiydi:

“Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah’ım, onu seveni sen de sev, ona düşman olana sen de düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı sen de yalnız bırak.”

İmam Ali (a.s), İslam ümmetinin inanç ve eğitim temellerini inşa etmede kilit bir rol üstlendi.

Mübarek Hayatı

İmam Ali (a.s), Peygamber Efendimizin (s.a.a) evinde büyüdü; asil değerler, tevhid, adalet ve nübüvvet esasları üzerine yetiştirildi. Resulullah (s.a.a) ile birlikte birçok savaşa katıldı ve Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gibi savaşlarında kahraman bir komutan olarak öne çıktı.

Hilafet görevini üstlenen İmam Ali (a.s), daha sonra Cemel, Sıffin savaşları ve Muaviyew’nin isyanı gibi fitnelerle karşılaşmasına rağmen hilafeti adalet ve hikmetle yönetti.

Faziletleri

Emirü’l-Müminin Ali (a.s), büyük faziletleri ile bilinirdi. Allah’a karşı ibadetindeki derinlik, fakir ve yetimlere şefkati, dünyadan uzak zahidliği ve yönetimdeki adaletiyle tanınırdı. Tevazu ve takvanın ölümsüz örneği olan İmam Ali (a.s), Peygamber Efendimizin (s.a.a) davetiyle İslam’ı kabul eden ilk kişi oldu ve hiçbir zaman puta tapmadı. İslam davetinin başından itibaren Peygamber’in (s.a.a) en büyük destekçisi ve yardımcısıydı.

İlmi

İmam Ali (a.s), sahabeler arasında en fazla ilim sahibi olan kişiydi. Cesareti, hikmeti ve fesahatiyle ön plana çıkardı. Ardında ilmi, dini ve ahlaki bir miras olarak Nehcü’l-Belâğa eserini bıraktı. 

Lakapları ve Anlamları

İmam Ali (a.s), şerefli hayatı boyunca birçok lakap ve künyeyle anılmıştır. Bunlardan bazıları:

- Allah’ın Aslanı: İslam’ı savunmada gösterdiği eşsiz cesareti nedeniyle, özellikle Hendek Savaşı’nda Amr bin Abdud’u öldürmesiyle bu lakabı almıştır.

- Emirü’l-Müminin: Müslümanların ilk halifesi olduğunda bu unvanı aldı. Müslümanlar arasındaki takvası ve adaletinden dolayı bu ünvana uygun görülmüştü. 

- Kerrar Gayrı Farrar: Hayber’in fethi ve diğer tüm savaşlarda gösterdiği cesaretle, kaçmayan bir kahraman olduğunu ifade eden bu lakapla anılmıştır.

- Ebu’l-Hasan: Büyük oğlu Hz. Hasan’a (a.s) nispetle bu künye ile çağrılmıştır.

- İlim Şehrinin Kapısı: Peygamber’in (s.a.a), “Ben ilim şehriysem, Ali de bu şehrin kapısıdır” buyruğunda belirtildiği üzere, engin ilmiyle bu lakabı almıştır.

Attachments

العودة إلى الأعلى