İmam Hüseyin (a.s) Türbesi'nin basın bürosuna bağlı olan Uluslararası Medya Merkezi, El-Zehra Üniversitesi'nde düzenlenen Uluslararası Akademi Forumu'nun oturum aralarında, önemli konuklarla özel röportajlar gerçekleştirdi. Mısırlı müstebsir Dr. Mahasen eş-Şerif ile yapılan özel söyleşiyi siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz: 

*Öncelikle, Mahasen eş-Şerif kimdir, ne zaman müstebsir olmaya karar verdiniz ve nasıl oldu?
Mahasen eş-Şerif Eğitim Psikolojisi alanında uzmanlaşmış Mısırlı bir doktordur. Sufi bir aileden yetişmeme rağmen 2017 yılında Şia mezhebine mensup olarak müstebsir oldum. Bu yolda, Şia mezhebine dair bir sanatsal çalışmayı incelemem bana ilham oldu. Çünkü ben Ehlibeytin (a.s) mazlumiyeti hakkında bu sanatsal çalışmaya kadar ciddi bir bilgi sahibi değildim.  Özellikle de acılı Kerbela olayı hakkında yazılanlar beni çok etkiledi.

İmam Hüseyin'e (a.s) karşı olan sevgim beni buraya getirdi. Daha sonra Ehlibeytin (a.s) mazlumiyetini araştırdım. Ehlibeyti tanıdıkça, onların yolunda gideceğime, gerçek İslam tarihini insanlara ulaştırmak için çalışacağıma ve İmam Mehdi'nin (a.s) askerlerinden olacağıma dair Allah'a söz verdim."

*Bu değişim kişisel düzeyde sizin için ne anlama geliyor?

Bu değişim benim için yeniden doğuş anlamına geliyor. Çünkü ben Hz. Muhammed (s.a.a) ve pâk ehlibeyti ile gerçek anlamda tanıştıktan sonra yeniden doğdum. Bu müstebsirlik, hakkı tanımak ve aziz Mısır halkına ulaşan sahte tarihi reddetmektir. Mısır halkı Resulullah'ın (s.a.a) ailesini sever ancak bu inançsız bir sevgidir.

* Batı'nın kültürel savaşı karşısında Müslüman kadınların karşılaştığı büyük zorluklarla nasıl mücadele edilmelidir?
Bu soğuk savaşta hepimize büyük sorumluluk düşüyor. Kadınların bu savaşta büyük bir rolü var. Bu nedenle kız çocuklarımızı küçük yaştan itibaren eğiterek onlara ihtimam göstermeliyiz. Kız çocuklar geleceğin annelerdir ve anneler nesilleri yetiştirir. Bu bir tarafgirlik değildir. Zira Hz. Fatıma Zehra (a.s), son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a.a) vefatından sonra başına gelen zorluklar ve adaletsizliklere göğüs gererek İslam'ın ilk devrimcisi olmuştur.
* Tüm dinler, mezhepler, etnik grupları ve farklı ülkelerden gelen insanları kucaklayan Kerbela'yı ve barışçıl bir şekilde toplumsal birlikteliği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben Kerbela'yı sadece görmekle kalmadım, ruhumla hissettim. Kerbela Hüseynî aşktır. Kerbela'da şehitlerin efendisi İmam Hüseyin'in (a.s) kokusu var. Bu, ruhun gıdasıdır. İmam Hüseyin'in (a.s) şehri benim dünyamı zenginleştirdi. Ruhum ona ait oldu ve ailemi, varlığımı, nerede olduğumu her şeyimi unuttum.  İmam Hüseyin aşkı beni dünyanın bütün zevklerinden uzaklaştırdı. 

Röportaj: Abbas Necm
Çeviri: Merve Soydaş Gök