İslam ve adalet

2023-04-02 02:14:07

İnsanlığın tümü, insanlık onurunu elde edebilmek için adaletin, sistemler ve yasalarla uygulanmasını ve insan haklarının gözetilmesini bekliyor. Her din ve inançtan alim, tarihçi ve düşünürlerin çoğunluğu, kız çocuklarının diri diri gömülmesi, intikam, eşkıyalık ve sapkın davranışlar konusundaki kör cehaletin ardından, Hz. Muhammed'in adaletinin, insan haklarına saygılı ilke ve idealler oluşturmak için yasamanın zirvesini temsil ettiği konusunda fikir birliğine varmıştır.

 

Yüce elçi ve son peygamber olan Hz. Muhammed bin Abdullah (s.a.a) yer yüzünde semavi adaleti temsil etmektedir. Tüm mazlumlar, ezilenler, sömürülenler ve işkence görenleri için adalet, zengin ve fakir arasında eşitlik, Arap yarımadasında yaygın olan adaletsizliğin temel taşlarını devirmek, kölelik ve kulluk yerine nur ve özgürlük güneşinin doğuşu için çağrısını tüm dünyaya duyurdu.

Bu sayede Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) etrafında sahabesi toplandı ve İslam daveti tüm müşrik ve münafıkların direnişine rağmen Mekkelileri ve sivil toplumu kendine çekmeye başladı. Son peygamberimiz olan ve dürüstlüğüyle bilinen Hz. Ebul Kasım Muhammed’e (s.a.a) karşı savaşlar ve gazvelere girdiler. Şirk ordularını püskürtmek için 83’ten fazla savaşa girdi. Göklerde ve yerdeki meleklerin yanı sıra, amcasının oğlunu ve sancaktarı olan İmam Ali bin Ebu Talip’in (a.s) ve hayatı boyunca Resulullah’ı (s.a.a) destekleyen önde gelen sahabelerinin desteğiyle bu savaşlardan galip çıktı.

Aynı şekilde İmam Ali’nin (a.s) hükümeti, hilafetinden önce ve adil ideal yönetimi sırasında adalet uygulamalarıyla Muhammedî Müslüman metodolojisinin devamını temsil etmektedir. Buradan hareketle adaletin sembolizmi, geçen yüzyılda Birleşmiş Milletler tarafından ilan edildiği şekliyle insanlığın beşeri adaletin öncüsü olarak gördüğü, doğruları söyleyen ve dile getiren belagat ustası, savaş meydanlarının süvarisi ve konuşan Kur'an olma özellikleriyle ilişkilendirilir… Örnek ahlakı ve sarsılmaz ismet sıfatıyla, uzak yakın herkesin kalbinde derin yer edinen İmamımız Ali bin Ebu Talip’ten (a.s) İslam'ın doğuşundan, kıyamete kadar kalpler ve akıllar ilham almıştır. Zira o, Kur'an-ı Kerim'in ve yüce Peygamber'in irade ettiği haklar dengesi ile mutlak adaleti temsil etmektedir. Tıpkı Nehcul Belaga’daki bazı özlü ve bilge sözleri gibi.

Kamu malını muhafaza etmek vurgunculardan ve aşağılık insanların hilekarlıklarından korumak, kanunlarda ve uygulanmasında sertlik gerektirir.  Bu nedenle şeriat, hırsızlık yapmaya kalkışanların cezasını caydırıcı ve önleyici bir tedbir olarak hırsızın elinin kesilmesiyle ödetmektedir. Böylece toplum haklarını güvence altına alır. Tıpkı Kur’an-ı Kerîm’de belirtildiği gibi: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla “Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadına gelince, işlemiş olduklarına karşılık, Allah'tan gelen caydırıcı bir ceza olarak, her ikisinin ellerini kesin. Zira Allah, çok güçlü ve çok kuvvetlidir, yaptığı herşeyi yerli yerince yapar.”

Hiç kuşkusuz, bugün çağımızda yasaların sert bir şekilde uygulanması, Hırsızların çokluğu yüzünden fani hayatın cazibesine kapılan, hayatı ve varoluşu çekilmez hale getirenlerden yasa ve hukuk duvarlarından kaçma girişimlerinin ardından sosyal kontrol için ihtiyacımız olan şeydir. İlk caydırıcı kuvvet, açgözlülerin lügatinden çıkan vicdandır. Kamunun parasını tekeline alarak pusuya yatan da dünya ve ahiret azaplarını önemsemiyor ve görmezden geliyor demektir..

Araştırmacı Hasan el-Bassam Al-Mustafa International University 2016'da hazırladığı yüksek lisans tezinde, müminlerin emiri adalet imamı Ali bin Ebu Talip’in (a.s)  delilleri tartma mekanizmasında adalet uygulamalarına ve mali suçun önlenmesine dair bir vizyon olduğunu vurguladı. (Müminlerin emiri Hz. Ali (a.s) tüm şüpheli konularda mutmain olarak adalete ulaşmak için zeka ve tüm çabasını sarf etmeden zahiri delillerle yetinmemiştir.

Ali bin Ebu Talip (a.s) yargı anayasasının kurucusudur. Hicri 38 / MS 658 yılında Malik bin Haris el-Eşter'i Mısır'a atadığında İmam Ali’nin (a.s) yazdığı anlaşa metni bunun tanığıdır. Çarşılar ve evleri aleni bir şekilde turlayarak koşulları inceleyerek ve özellikle mali suçların tüm tezahürlerini inceleyerek yolsuzluklarla tel başına savaştı. Mali ilişkilerde ve hırsızlık, haydutluk ve diğer yoksulluk, cehalet, savaşlar ve dini ve ahlaki bilinç eksikliği ile mücadelede dürüstlüğe ve suçlularla nasıl başa çıkılacağı konularında çok hırslıydı.

العودة إلى الأعلى