Ezidi Sözcü: Ayetullah Sistani’nin Ezidilerin yanındaki konumu tarihe geçmiştir

2024-06-08 10:56:34

Ortadoğu'nun en kadim halklarından olan Ezidi vatandaşlar, yüzyıllardır diğer mezheplerle birlikte Irak’ın ayrılmaz bir parçası olarak yaşıyorlar. Tahminlere göre Irak’ta 700 bin Ezidi vatandaş bulunuyor.

Irak'taki Ezidiler çoğunlukla Sincar bölgesinde, ülkenin kuzeybatısındaki Ninova’da, El Hamdaniye ve El Şeyhan bölgelerinde yaşıyorlar.

IŞİD isimli terörist çete, 3 Ağustos 2014 tarihinde, Sincar bölgesindeki Ezidi vatandaşlara karşı korkunç bir soykırım saldırısı işledi. Saldırılarda birçoğu Sincar'de olmak üzere toplamda yaklaşık 5 bin ila 10 bin arasında Ezidi’nin öldürüldüğü, 6 bin ila 7 bin arasında Ezidi kadın ve çocuğun ise kaçırdığı tahmin ediliyor.

Ezidi milletinin en yüksek otoritesinin resmi sözcüsü ve Irak Azınlık Konseyi Araştırma ve Çalışmalar Merkezi'nin yöneticisi Haldun Salim Nisani, bu menfur olayla ilgili Kerbela Uluslararası Ajansı’na değerlendirmede bulundu. Nisani konuşmasında Mezhepler arasındaki birlikte yaşamdan, toplumsal barışın korunmasının gerekliliğinden ve diğer ulusal ve insani meselelerden bahsetti.

-         Irak’ta mezhep ve dinlerin bir arada yaşaması için neler gereklidir?

Öncelikle, Irak toplumunun dini ve mezhepsel çeşitlilikle birlikte çeşitli kültürler, adetler ve geleneklerle de karakterize olan bir toplum olduğunu belirtmek gerekir. Bu durum, Irak halkını çok kültürlü bir toplum haline getiriyor. Dolayısıyla barış içinde bir arada yaşama, toplumlar arası yakınlaşma ve çeşitlilik için hayati bir gereklilik, bireyler arası iletişim ve anlayış için de medeniyetsel bir gerekliliktir.

Irak toplumunun insanlarını birbirine bağlayan bağ tarihi bir bağdır, dolayısıyla bu toplum mezhep, etnik ve dini farklılıklardan uzak, barış içinde bir arada yaşamalıdır.

-         Bu şekilde bir arada yaşamayı korumanın yolları nelerdir?

Barış içinde bir arada yaşamanın önemi, yokluğunda gizlidir. Bu yokluk, bazen çatışmaların patlak vermesine neden olur. Bu nedenle birlikte yaşam unsurlarının sağlamlaştırılması, her zaman çatışmaların çözümüne katkıda bulunduğu gerçeğine dayanmaktadır.

Barış içinde bir arada yaşamayı teşvik eden farkındalığın yaygınlaştırılmasına ve toplumda kültürün yayılmasına önem verilmelidir. Çünkü barış içinde bir arada yaşama, diğer toplumların ulaşmaya çalıştığı en önemli şeylerden biridir ve o olmadan güvenlikten, barıştan, barıştan söz etmek mümkün değildir.

-         Bilindiği üzere Ezidiler IŞİD terör saldırısına maruz kaldı. Bu halkın savunulması konusundaki ulusal bütünlüğü nasıl tanımlarsınız?

IŞİD terör çetelerinin 2014 yılında Ezidi dinine mensup halka karşı gerçekleştirdiği suç eylemleri bir sır değildir. Bu suçlar, Ezidi şehir ve köylerinin altyapısının tahrip edilmesinin yanı sıra, Ezidi toplumuna şehitler, yerinden edilmiş kişiler ve kaçırılan kadın ve erkekler de dahil olmak üzere binlerce kurbana mal olmuştur. Kaçırılan kişilerin çoğunun akıbeti hala bilinmiyor.

Korkunç suçlar ve soykırımın temel dayanaklarını oluşturan bu trajik görüntüler karşısında bu toplum hâlâ o vahşi saldırının yansımalarını yaşıyor. Binlerce kişi hâlâ kamplarda yerlerinden edilmiş durumda. Sincar bölgelerinde siyasi ve bölgesel çatışmalar devam ediyor, bu da evine dönmek isteyen sıradan vatandaşa olumsuz olarak geri dönüyor.

Ancak Irak güçleri, Ezidi bölgelerinin özgürleştirilmesi ve güvenliğin sağlanması konusunda onurlu bir konuma sahiptir. Bu nedenle Irak hükümetini Sincar ilçesinde daha fazla çalışma yapmaya çağırıyor, ailelerin evlerine, normal hayatlarına dönebilmeleri için çabaların daha da artmasını umuyoruz.

-         Necef Eşref'teki Dini Merceiyet’in Ezidi halkının korunması, emniyeti ve güvenliği konusundaki tutumundan bizlere bahseder misiniz?

Merce-i Âla Seyyid Sistani’nin konumu, Ezidilerin hafızasında ölümsüz kalacak asil bir insani duruştur. Seyyid Sistani, 2014 yılında IŞİD'in saldırısına maruz kaldıkları ilk günden itibaren daima Ezidilerin yanında durmuştur. Kendileri, tarihte Ezidilere adalet sağlayan ilk fetvayı vermişti ve dini otoritenin tutumu açık ve kesindi. Herkese karşı babacan bir tavırla yaklaşan Seyyid Sistani, IŞİD terör çeteleri tarafından maruz kaldıkları zulüm ve soykırım nedeniyle Ezidilere karşı özel bir ihtimama sahiptir.

Dini Merceiyet ayrıca Sincar, Başika ve diğer bölgelerdeki Azidi halkına ve yerinden edilen kamplara birçok destek ve ayni yardım sağlamıştır. Ben buna bizzat şahit oldum. Merce-i Âla Temsilcisi Şeyh Abdulmehdi el-Kerbelai ile sürekli temas halindeyim ve onunla defalarca kez görüştüm. Ezidilere karşı babacan bir duruş sergiliyordu. Hz. Abbas (a.s) Türbesi de Savaş Tümeni aracılığıyla Ezidilere yardım sağlamıştır. Bu hususlar tarih tarafından kaydedilmiştir ve biz Ezidiler olarak bu pozisyonları hiçbir zaman unutmayacağız.

-         Bugün Filistin halkının maruz kaldığı durumu nasıl tarif edersiniz? Halkların ve dinlerin bu halka karşı rolü nedir?

Gazze'deki savunmasız halka karşı zalim Siyonist İsrail rejimi tarafından yapılan saldırılara karşı çıkıyor ve Filistin halkının yanında olduğumuzu vurguluyoruz. Onları destekliyoruz. Bu eylemler ahlak dışı ve insanlık dışıdır. Bizler tüm kalbimizle Filistin halkının yanındayız.

Röportaj: Emir el-Musevi

Editör: Fadıl eş-Şerifi

Çeviri: Merve Soydaş Gök 

العودة إلى الأعلى