İbadete hazırlık gizli bir manevi özdür

2024-03-11 13:37:49

İbadete hazırlık gizli bir manevi özdür

Bu bağlamda aşama aşama sonuca ulaştığımızda, ilk basamak bu sonuçlardan doğan hedefe ulaşmada en büyük rolü üstlenmiştir.

Felsefenin de kapılarını aralayan bu bu giriş sayesinde çok önemli bir noktaya ve olağanüstü boyutlara sahip bir gözleme ulaşıyoruz. Bu, vacip ve müstehap ibadetlere hazırlamanın ardında gizlenen manevi özdür. Bu ifade, açıkça anlaşılabilmek için örneğe ihtiyaç duyabilir.

Namaz için yapılan hazırlığa bakacak olursak, “Dinin direği olduğundan dolayı namaz kabul edilirse geri kalan her şey kabul edilir, reddedilirse geri kalan her şey reddedilir.”

Namaz insan ruhu üzerindeki önemi ve büyük etkiyle, nefsi eğiten ve ruhu yükselten bir okuldur. Öncesinde hazırlık yapmadıkça, yani abdest alınmadıkça sahih olmaz ve tamamlanmaz. Abdest ize zahirde yüzü ve elleri yıkamak, baş ile ayakları mesh etmek anlamına gelmektedir. Peki bu kadar basit birkaç hareket, dinin direği olarak kabul edilecek kadar büyük bir ibadetin hazırlığı olabilir mi?

Allah-u Teâla’nın bize iyiliği dokunacak olan hayırdan başkasını emretmediği ve yararsız hiçbir şeyi bizden istemediğini bilerek, abdestin adımlarını analiz ettiğimizde, abdestin namazın başlangıcı olmayı hak eden bir eylem olduğunu görüyoruz. Abdest ancak temizlik ve taharetle elde edilir. Bu ikisi de insan ruhunu temizliğine etki eder. Çünkü “Temizlik imandandır.”  

Temizlik, bedenle, kıyafetle ve mekanla her açıdan namaza eşlik eden doğal bir olaydır. Aynı çerçevede temizlik yapılan suyun da helal olması ve gasp edilmemesi gerekir...

Bunlar, namaza giriş olan abdestte yerine getirilmesi gereken birtakım şartlardır. Genel olarak bakıldığında bunu yerine getiren kişinin, bir yandan temizliğini koruyan, diğer yandan da insanların haklarını gasp etmeyen kişi olduğunu görüyoruz. Yani abdest alan kişi, bunun ardındaki gizli manevi öze sahip olduğu için namaz kılmaya layık bir insandır. Bu yüce sebepler, kalbi ve tüm uzuvları Cenab-ı Hakk'a yönelttiği sükûnet içinde bir namaz ile tamamlarsa, Allah'ın kabul ettiği namaz mertebesine ulaşabilir.

Oruç için de tıpkı abdest gibi doğrudan ve dolaylı yoldan olmak üzere iki hazırlık süreci vardır.

Oruca doğrudan hazırlık elbette sahurdur. Sahur dışarıdan bakıldığında, oruç tutmak için niyetlenen kişinin gün boyunca açlık ve susuzluk çekmemek için yaptığı bir beslenmedir. Böylece bedenini halsizlik ve zayıflıktan korurken, iç dünyasını da uykuya yenik düşmekten kurtarır. İbadetin uykuya tercih edildiği sahur, insanın dünya hevaları ile yüzleşmesini sağlayan bir gece ibadetidir. Zira uykunun en güzel vaktinde yapılan bir sahurda, nefis insana uyumasını, ruh ise Allah’ın emrine itaat etmesini söyler. Daha sonra midesine ağır gelmeyecek yiyecekler tüketerek oruç tutmaya hazırlanan kişi, ibadetlerini yerine getirir ve sabahın ilk ışıklarında Allah'tan bağışlanma diler. Cenâb-ı Allah’ın (c.c) bize mideyi yemekten, uzuvları da kötülüklerden uzak tutmak için oruç tutmayı öğretmek istediği bu ince planlanmış ritüelden sonra oruç, sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeylere karşı sabır öğreten bir okul haline gelir.

Orucun dolaylı hazırlığı ise, Ramazan ayı öncesinde gelen Recep ve Şaban aylarında yapılır. Bu iki büyük ayın günleri ve geceleri kurtuluş ve bağışlanmak için yapılan salih amellerle doludur. Adeta, bu aylar, Rahman'ın sofrasından lezzetli ve doyurucu sunular gibi, Ramazan ayına hazırlık olarak dikkat çekerler. Bu aylar, Allah'ın nimetlendirdiği, diğer aylardan daha fazla kutsallığa sahip olduğu için Ramazan ayına giden yolu açarlar. Çünkü "onun günleri, en hayırlı günlerdir ve geceleri de en hayırlı gecelerdir". Ramazan ayı bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini barındırır. Böyle yüce bir manevi ibadetin, insanın en saf, en lezzetli meyvelerini toplayabilmesini sağlayacak bazı hazırlıkları taşıması gerekir...

Bir kimse o ibadetin mertebesine ulaşabilir, bunun için gerekli hazırlığı yapabilirse ve orucun hazırlığının arkasında yatan manevi öze sahip olabilirse, o aya, mağfiret hasreti çeken bir ruhla girer ve inşallah affedilir. Bu ayın bereketine, kabul olunmuş orucunun ve kabul olunmuş amelinin şerefine kavuşmuştur.

Yazı: Reca Muhammed Baytar / Lübnan

Çeviri: Merve Gök 

العودة إلى الأعلى