Kültür yıkımı

2023-07-06 18:38:21

İslam Ümmetinin kültürel durumuyla ilgilenenler, bu ümmetin uzun tarihi boyunca ve özellikle Peygamber efendimizin (s.a.a) vefatından sonra çok sayıda yıkım girişimine maruz kaldığını görmektedir. İslam ümmetinin düşmanları küçük büyük demeden hiçbir boşluğu ve fırsatı kaçırmıyor ve bu yolda kullanıyor.

Kapsayıcılık ve bilimsel metodoloji ile nitelenen çağdaş dönemde bu yıkıcı çabalar zirveye ulaşırken, düşmanların yıkımı ümmetin içinden başlatabilmesi ve bunun mekanizması ile finansmanını sağlamayasıyla birlikte bu kültür yıkımı saldırgan bir şekilde genişleyip büyüdü.

Araştırma ve çıkarımların sonucunda gözlemciler bu savaşın yöneldiği en önemli kültürel olgunun Kur’an-ı Kerîm olduğunu anlayabilir. Zira, İslam kültürüne karşı yıkıcı savaşın ön cephesinde yer alırken, kutsal kitaba saldırı için para ve insan gücü toplanıyor. Savaş bazen ilahi bir vahiy olması açısından Kur’an’a meydan okunarak, bazen içerisinde çelişkiler aranarak, bazen de toplumsal kavramlara göre veya zaman- mekana uymadığı bahaneleriyle reddedilerek yürütülmüştür.

Özellikle İslam ümmeti Hz. Muhammed (s.a.a) ve ailesinin (a.s) temsil ettiği temel yasama kaynaklarından uzaklaştıktan sonra tevil operasyonları da yapılarak ana hedefe ulaşılması engellendi. Böylece düşman karşısında ümmetteki boşluklar ve açıklar çoğaldı.

Ehemmiyeti, konumu ve rolü Kur'an-ı Kerim'den ayrı olmayan ve bu savaş nereye yönelirse yönelsin hedef haline getirilen ikinci unsur ise, Peygamber efendimizin (s.a.a) pâk sünnetidir. Zira hadisi şeriflerde, sonradan eklentiler yapmak, tahrif etmek ve tevil ile manasını bozmak açısından Kur’an-ı Kerîm’den daha uygun bir zemin bulunmuştur.

Bu iki temel unsurun yanı sıra, düşmanın gözünü diktiği bir diğer önemli unsur da, ümmetin yaşaması, bekası ve devamı ile varlığının devamı, bağışıklığı ve düşmanlardan korunmasında büyük ve etkin rolü olan, yokluğunda ümmetin kontrol altına alındığı maddi ve manevi medeniyettir.

İslam düşmanları, bu unsuru ortadan kaldırmanın ümmetin parçaları arasında büyük bir boşluk veya ayrım yaratacağını ve bunun da kültürel etki açısından kesin, büyük bir etkiyi beraberinde getireceğini kuşkusuz çok iyi biliyor. Yeni nesiller kendi tarih ve medeniyetlerinden, önceki nesillerin kültür ve ilimlerinden ayrıldığında, kendilerine sunulan her kültüre yem olacak, onları manipüle etmek ve istenilen istikamette zorlanmadan yönlendirmek kolay olacaktır.

Tüm bunlardan dolayı, İslam ümmeti geri dönmek ve dünyadaki fikri ve kültürel etkisini yeniden tesis etmek istiyorsa, önce kendi kültürel ve dini mirasını, İslam'ın hak yolundan sapan ve insan tabiatının reddettiği her şeyden arındırmalıdır. Bu, Yüce Allah’ın (c.c) Peygamberi'ne (s.a.a) vahyettiği muhkem İslami kaide ve kanunlara dönmeden mümkün olmayabilir.

Er-Ravda el-Hüseyniyye dergisi başyazısı / 97. Sayı

Çeviri: Merve Soydaş Gök 

العودة إلى الأعلى