Irak'ı terörün pençesinden kurtaran Mukaddes Müdafaa Fetvası’nın 9. Yıldönümü

2023-06-13 19:10:05

2014 yılının 13 Haziran gününde, Necef’teki Yüce Dini Merciî Ayetullah Seyyid Sistani, IŞİD çetelerinin bölgesel ve uluslararası tarafların desteğiyle Irak’ı işgaline karşı ülkenin topraklarını, halkını ve kutsallarını savunmak için gönüllülüğe dayanan bir savunma fetvası yayınladı.  

Bu tarihi fetvanın pek çok olumlu etkisi oldu. Tehlikeye karşı bir alarm veren fetva, ülkede eli silah tutan erkeklerin kalplerindeki imanın ateşlenmesine neden oldu. Iraklılar, bu çağrıya karşılık vermek için ülkenin orta ve güney şehirlerinden harekete geçti. İzzet, onur ve gururun çağrısı… Elde edilen zaferlerin yankıları dünyanın dört bir yanına ulaştı. Iraklılar ruhani ve imani çağrının terörün temellerini sarsarak IŞİD çetelerinin ayaklarının altındaki zemini sarstığını kanıtla tüm dünyaya kanıtladı. Bu çağrı, iç ve dış komplolarla terörün araçları ve kirli ellerinin rehinesi haline gelen ülkeye egemenliği yeniden geri kazandırdı.

Bu ölümsüz fetva, Ehlibeyt’e (a.s) ve vatana olan bağlılığın kaynağını ortaya çıkardı ve fedakârlığın, kararlılığın, iradenin gerçek anlamlarını bizler için resmetti. Bu görüntüleri uzun zamandır özlemiştik.  


Mukaddes fetva

IŞİD terör örgütüne karşı Irak'ın savunma fetvası, mukaddes Kerbela'daki Hürriyet Kalesi'nden başlatıldı. Yüce Dini Merciî’nin temsilcisi olan Ayetullah Şeyh Abdülmehdi El-Kerbelai, 14 Şaban 1435 (13 Haziran 2014) tarihindeki Cuma namazı hutbesinde, mukaddes Hz. Hüseyin (a.s) Türbesinde bu fetvanın bildirisini okudu.

Irak ve halkı büyük bir meydan okuma ve büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldı. Teröristler, sadece Ninova ve Salahaddin gibi bazı vilayetleri değil, aksine özellikle Bağdat, Kerbela ve Necef başta olmak üzere tüm şehirleri hedeflediklerini açıkladılar. Bu teröristler, tüm Irak halkını ve topraklarını hedef aldılar. Bu nedenle, onlara karşı durma ve onlarla mücadele etme sorumluluğu herhangi bir tarafın değil herkesin sorumluluğudur.

Ne var ki, zorluk ne kadar büyük olursa olsun, cesareti ve zor koşullarda ulusal ve dini sorumlulukları omuzlaması ile tanınan Irak halkı bu zorluk ve risklerden daha büyük olduğunu gösterdi.

Siyasi liderler, özellikle bu zor dönemde anlaşmazlık ve rekabeti bırakmaya ve pozisyonlarını birleştirerek silahlı kuvvetler için desteklemeye çağırıldı.

Vatan evlatlarının silahlı kuvvetlerde ve diğer güvenlik teşkilatlarında görev alarak topraklarını savunması kutsal bir savunmadır. Saldırgan teröristlerin İslam'ın ruhundan uzak, barışçıl bir şekilde bir arada yaşamayı reddeden ve Irak’ın ve başka ülkelerin muhtelif bölgelerinde egemenlik ve nüfuzunu hakim kılmak için şiddeti, kan dökmeyi ve inanç bazlı iç savaşı körüklemeyi araç olarak kullanmaktadır.

Öyleyse ey silahlı kuvvetlerdeki evlatlarımız; sizler tarihi, vatanî ve şerî bir sorumlulukla karşı karşıyasınız. Maksadınız, niyetiniz; Irak’ın hürmetini ve birliğini korumak, vatandaşların güvenliğini muhafaza etmek, mukaddes değerlerini çiğnenmekten korumak ve bu mazlum memleketten de yaralı halkından da şerri bertaraf etmek olsun.

Yüce Dini Merceiyet sizlere desteğini vurgulamaktadır. Bu vurguyu yaparken aynı zamanda da sizleri cesarete, bahadırlık göstermeye, sebatlı olmaya ve sabra teşvik etmektedir. İçinizden her kim memleketini, halkını ve namusunu korumak uğruna fedâ ederse şehid olacaktır. Baba oğlunu, ana evladını, hanım kocasını bu memleketin ve vatandaşının müdafaası uğruna kararlılık ve sebât göstermeye teşvik etsin. Bu olması gereken bir şeydir.

Ülkesini, insanlarını ve kutsallarını savunmak için silah taşıyabilen ve teröristlerle savaşabilen vatandaşlar, güvenlik güçlerine katılmak için gönüllü olmalıdır.

Yazı: Sabah et-Talikani

Çeviri: Merve Soydaş Gök

العودة إلى الأعلى