Ateizm ve iman arasında insan

2022-11-30 19:44:16

Dindarlık eğilimi, insanın gaybın ötesine olan ilgisi, varlığın arkasındaki gerçekliği bilme arzusu, duygusal gerçekliği aşmaya yönelik içgüdüleri ve sonsuzlukla ilgili soruları cevaplama isteğinden doğar. Biz nereden geldik, bu dünya nasıl oluştu? Bu hayattaki görevimiz nedir? Ölümden sonra nereye gideceğiz? Ve diğer pek çok soru…

Bu sorular, insanı evreni var eden ve yöneten bilge bir yaratıcının varlığına inanmaya insanı itiyor. Kur’an-ı Kerîm, şu ayet-i kerimede olduğu gibi insanı düşünmeye ve araştırmaya teşvik eder:

{De ki: “Göklerde ve yerde var olanlara bakın da düşünün.” Ne var ki, inanmayacak olan bir topluma ne ayetlerin ne de uyarıların bir yararı dokunabilir.} (Yunus/101)

Bir diğer ayette de Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

{Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selim sahipleri için pek çok delil ve ibretler vardır.} ( Âl-i İmran/190)

Araştırma, çaba gösterme, gelişim ve elde edilen ilimler tefekkür (düşünce) ürünüdür. Gayba dair olan bu merak, sorular ve tefekkür, geçmişte ve hala insanların zihnini meşgule diyor. Buna devam da edecek.   

Günümüzde bilim, özellikle fizik ve doğa alanları başta olmak üzere birçok konuda çok ilerledi. Bu, birçok olguyu açıklamaktadır. Ne var ki evrensel olgunun açıklanması, varlığın doğası ve çıkış noktasını açıklamıyor. Medeniyet, bilimde ne kadar ilerlemiş ve ne kadar çok buluş yapmış olursa olsun, bilim, özellikle kapsamı benimsediği deneysel yöntemlerle sınırlı olduğundan, evrenin yasalarını hiçbir değişiklik yapmadan ortaya çıkarmakla yetinmektedir.

Bununla birlikte, daha hassas bir görüşü benimseyen birçok deney, insanın doğuştan gelen inancının gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Oxford Üniversitesi'nde Bilişsel Din Biliminde uzman olan Juston Barrett konuya dair bir çalışma yürütürken, asistanı Emma Burdett, İngiliz bir anne ve beş yaşındaki oğluyla röportaj yaptı. Annesi ateist olduğunu açıkladığında, küçük oğlu araştırmanın sorularını dolu dolu cevaplamaya başladı. Ebeveynlerim dehşete düştü. Oğullarından Allah’ın ölmesi ihtimalini reddettiğini ve her şeyin yaratıcısı olan bir varlığın kaçınılmaz olduğunu söylediğini duydular. Daha sonra birtakım deneysel sorulara cevap verdikten sonra, annesi ateist olan küçük çocuğun “Allah’a inanıyor musun?” sorusuna verdiği cevap annesinde şaşkınlık yarattı. Çocuk: “Elbette, tabi ki inanıyorum anneciğim” dedi.  Daha sonra asistanın ısrarları sonucu aynı bilimsel deneye katılan annenin Allah’a inanmadığı ortaya çıktı.

Bu sonuçları değerlendiren Barret, “Fıtri inanç” adlı kitabında “Bir kişinin doğduğunda ilahi inancı zihinsel algısı aracılığıyla özümseyebildiği, ve bu evreni yaratanın kaçınılmazlığına inanmasını sağlayan bazı inançlara kendiliğinden sahip olduğu” çıkarımını kaleme aldı.

Yazı: Zeyneb Abdurrahim

Çeviri: Merve Soydaş Gök

العودة إلى الأعلى